14 Nisan 2018 Cumartesi

Bir Garip: Orhan Veli


Türk Edebiyatı hazinesi öylesine geniş bir hazinedir ki bin bir türlü eser, yazar, şair, sanat görürüz.  Öylesine eski ve özel bir edebiyattır bizim edebiyatımız. Hiç şüphesiz her yazar ve şair nevi şahsına münhasırdır.  Bu konuda hem fikiriz. Ama edebiyatımız bir garip insana ev sahipliği yaptı. Bu şairi en iyi tanımlayan kelime GARİP. Benim en iyi arkadaşımdır ayrıca kendileri. Sorarsınız belki bana: İnsan görmediği biri ile nasıl arkadaş olur diye? Sevgili Karanat okurları inanın, sevmek, arkadaş olmak için görmeye gerek yok. Anlamak ve hissetmek yeterli.

Lafı fazla uzattım. 13 Nisan günü 104 yaşına giren Orhan Veli’yi kendi üslubum ile biyografik ayrıntılara takılmadan anlatacağım sizlere. Okursanız ne mutlu bana, ne mutlu size…

Aklı fikri şiirde, denize hasret, nasırdan ve baş ağrısından mustarip ve aşka aşık bir insan Orhan Veli. Aruz kalıbına hakim olmasına rağmen sanatsız serbest kalıbı tercih edecek kadar mütevazi.  Belki kötü huyları da var? Ama kendi deyimi ile ne gerek var hepsini yazmaya…

1941 yılında arkadaşları Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile Garip kitabını çıkardı. Ama ne kitap… Tüm şairler ayağa kalktı. Bir çoğu sinirden çıldırdı. Bir çoğu Garip’i alaya aldı. Orhan Veli’nin tüm amacı şiirin ne kadar sade ve halka yakın bir sanat olduğunu anlatmaktı. Her ne kadar Anlatamıyorum dese de bence anlattı bizlere bunu. Garip Hareketi bir akım değil bir değişim oldu Türk Edebiyatı’nda. Nazım Hikmet’inden Ahmet Hamdi’sine, Özdemir Asaf’ından Cahit Külebi’sine bir çok şair Garip Hareketi etkisine girdi.
Atilla İlhan, Necip Fazıl gibi şairlerimiz ise Orhan Veli sağ iken Garip Hareketi’ne ses edemeyecekler ancak Orhan Veli aramızdan ayrıldıktan sonra adeta birer korkak gibi ortaya çıkıp bu hareketi ve Orhan Veli’yi yerden yere vuracaklardı. Yokluklar içinde ölen bir şairi ve halka şiiri sevdiren bir hareketi yerden yere vuracaklardı…
1950 yılının Kasım ayında, Ankara’da elim bir kaza Garip şairi aramızdan aldı götürdü. Bilirdik ki korkmazdı Orhan Veli ölümden. Bekliyorum, Öyle bir havada gel ki, Vazgeçmek mümkün olmasın diyen; Ömür çok bekleriz, Ne çıkar, İlahi Kızılcık diyen açık hava ozanımız beklemiyordu işte artık.
İnanın her Orhan Veli’yi düşündüğümde aklıma gelir.  Erken gitmeseydi bu hayattan edebiyatımız, şiirimiz hangi durumlara gelecekti? Nazım Hikmet’in Oğlum dediği, Ahmet Hamdi’nin Kıymetli Çocuğum dediği, Oktay Rifat’ın Kardeşim dediği bu insan yaşasaydı bizler daha güzel eserleri görecektik mutlaka.

İçimizden biri. Her anımızda yanımızda Orhan Veli. Garip Hareketi ise bizlere fazla garip gelmiyor artık.  Huzur içinde uyu Açık Hava Ozanı Orhan Veli. Bizler seni anlıyoruz…

Biliyorum, kolay değil yaşamak
Gönül verip türkü söylemek yar üstüne
Yıldız ışığında dolaşıp geceleri
Gündüzleri gün ışığında ısınmak.
Şöyle fırsat bulup, yarım gün
Yan gelebilmek Çamlıca tepesine
-Bin bir türlü mavi akar Boğaz’dan-
Her şeyi unutabilmek maviler içinde.

Biliyorum, kolay değil yaşamak
Ama işte
Bir ölünün hala yatağı sıcak
Birinin saati işliyor kolunda

Orhan VELİ





Yeter

Tek başına haylaz bir çocuktur yeter; Gün gelir mutlu ol yeter dersin şarkı olur, An gelir yanımda ol yeter dersin hasret olur, Ve yar ge...